Trend Haberler
İsrail ordusu ciddi kayıplar veriyor. Kendi resmi rakamlarına göre yüzlerce asker kaybettiklerini açıkladılar. Oysa Kassam Tugayları, bunun en az beş misli olduğunu duyurdu. İki rakamın aritmetik ortalaması bile, İsrail’in itiraf ettiğinin üç misline denk geliyor.
Geçtiğimiz cumartesi günü, işgalci İsrail ordusu Gazze’yi kana bulamak için yüzlerce tankla kara harekâtı başlattı. Peki ne oldu? Yüzlerce kayıp verdiler. Hahamın kulakları tırmalayan ağlaması dünya medyasına bomba gibi düştü. Yüzlerce İsrail bayrağına sarılı tabut önünde yas tutan binlerce Siyonist görüntüsü gizlenemedi.
İsrail bunu her zamanki gibi örtbas etmeye çalıştı ama başarılı olamadı. Olay dünya basınının manşetlerine taşındı. İşte bu noktada Netanyahu ve avanesi iki yönlü bir “algı operasyonu” devreye soktu: İlki Suriye’ye yönelik saldırılar, ikincisi ise ABD’nin müttefik ilan ettiği Katar’a yapılan operasyon.
Katar mı? Evet, kimse beklemiyordu. Ancak kayıplar o kadar büyüktü ki, Trump’ın bile haberim yok dediği bu saldırı gerçekleştirildi. Böylece dünya kamuoyunun gözü bir anda Gazze’deki ağır yenilgiden Katar’daki operasyon haberine çevrildi. Hahamın feryatlarına neden olan yüzlerce ölü İsrailli asker gündemden düştü.
Oysa bu kayıp, 7 Ekim’den beri İsrail ordusunun aldığı en büyük darbeydi. 60 bin derme çatma yedek askerle Gazze’yi işgal etmeye kalktılar, sonuç hüsran oldu. Onlarca Skorsky helikopteri günlerce ceset tahliyesini yapamadı. Bunun üzerini örtmek için Suriye ve Doha saldırıları gündeme taşındı.
Ama ne oldu? “Üst düzey lider” dedikleri hiçbir Filistinli hedef alınamadı. Fiyasko ile sonuçlanan F-35 saldırısı birkaç Katarlı polis ve sivil ile alt düzey birkaç Filistinlinin ölümüyle kaldı. Katarlı bazı gazeteciler, operasyonun başarısızlığını Türkiye’nin sağladığı istihbarat desteğine bağladı. İran’a yönelik saldırılarda da F-35’lerin koordinatlarının Türk radarları üzerinden İran’a iletildiği iddiası gündemde.
Bu coğrafyada Türkiye’nin son yıllarda elde ettiği teknolojik üstünlük göz ardı edilemez. İran, Irak ve diğer Arap ülkeleri İsrail’in hedefinde olabilir ama Türkiye hariç. Çünkü böyle bir delilik İsrail’in intiharı olur. İki yıldır Kassam karşısında galip gelemeyen, yedek askerlerini cephede para ve kadınla tutmaya çalışan bir ordunun Türkiye karşısında şansı yoktur.
Pentagon ve İsrail askeri istihbaratı bu operasyonları Trump’tan habersiz yürütüyor. ABD teçhizatlı Katar’daki üslerde savunma yapılamadı çünkü kumanda Pentagon’un elinde. Trump ise kendi derin devletinin, hatta Yahudi lobisinin baskısı altında. Epstein dosyaları ve kirli görüntülerle köşeye sıkıştırılmış durumda.
Trump’ın Ortadoğu’ya trilyon dolarlık silah anlaşmaları ile pompaladığı para karşılığını bulamıyor. Katar örneği bu milyar dolarlık anlaşmaların sonunu getirebilir. Tarihsel süreçte 80 yılı aşmayan İsrail deneyimi, sürgünlerle dolu geçmişi ve bugünkü açmazıyla birlikte düşünüldüğünde “Haritadan silinir” ifadesi artık çok da iddialı görünmüyor.
ABD, İsrail’in fişini çekmiş durumda. Hiroşima’da Truman’ın yaşadığı pişmanlık misali, Trump-Netanyahu ikilisinin sonu da benzer olacaktır. Bekleyip göreceğiz.
Türkiye ise bu süreçten en az zararla çıkacaktır. Çünkü stratejik adımlar ve son üç yılda yüz milyar dolara yaklaşan savunma yatırımları bunun teminatıdır. Çelik Kubbe projesi savunmada en büyük kazanımlardan biridir. İsrail bunu biliyor ama ABD’nin gazına gelip Türkiye’ye saldırırsa, bu intihar olur.
İsrail'in BOP projesi dahilinde başta Şanlıurfa olmak üzere bölge üzerindeki emelleri ancak kente ve bölgeye yapılan başta eğitim ve teknolojik yatırımlar ile bertaraf edilecektir.
Etiketler:
Popüler Kategoriler
En Yeni Haberler

Bülten Aboneliği
Yeniliklerden Haberdar Olmak İster misiniz?