Afri̇ka’nın Yüzyıllara Uzanan Açlık Sarmalı | Reha AJANS | KENTİN GÖZÜ KULAĞI | HABERLER
Köşe Yazılarımız

Afrika’nın Yüzyıllara Uzanan Açlık Sarmalı

Afrika’nın Yüzyıllara Uzanan Açlık Sarmalı

Afrika’nın Yüzyıllara Uzanan Açlık Sarmalı: Tarihin Unutulan Yükü

Selahattin Çiftçi

Dünya haritasına bugün baktığımızda Afrika kıtasının derin ve kronik bir açlık kriziyle yüz yüze olduğunu görüyoruz. 40 milyonu aşkın insanın temel gıdaya erişemediği bu trajedi, çoğu zaman “yoksulluk”, “iklim” veya “savaş” gibi başlıklarla açıklanıyor. Oysa bu devasa kırılganlığın kökleri çok daha eski, çok daha karanlık bir döneme dayanıyor.

Afrika’nın kaderini şekillendiren bu uzun süreç, 15. yüzyılın başlarında Avrupalı güçlerin kıtaya adım atmasıyla başladı. Bugün yaşanan açlık krizinin duvarına baktığınızda, harcında asırlardır süren sömürgeciliğin izlerini görmek hiç de zor değil.

Sınırları Çizilen Kader

Avrupa’nın Afrika’ya gelişi “keşif” adıyla pazarlanmış olsa da gerçekte bu yeni kıta, bir hammadde deposu ve ucuz insan kaynağı olarak görülüyordu. Sömürge kuvvetleri, yerel halkların sosyal dokusunu hiç önemsemeden yeni sınırlar çizdi; kardeşi kardeşe kırdıran, onlarca kabileyi karşı karşıya getiren bu yapay coğrafya, bugün hâlâ çatışmaların temel sebeplerinden biri.

Afrika'nın yer altı ve yer üstü kaynakları adeta yağmalandı. Öyle ki kıta, Avrupalıların iktisadi rekabetinin merkezine dönüştü. Güçlü olan payı aldı, zayıf olan daha fazlasını talep etti. Bu süreçte Afrika ulusları; muhaliflerin, azınlıkların ve rakip grupların birbiri üzerine salındığı bir satranç tahtasına döndü.

Tarımın Çökertilmesi ve Açlığın Derinleşmesi

Sömürgeciler, Afrika’da tarımı bir geçim aracı değil, kendi endüstrileri için bir tedarik zinciri olarak gördü. Kıtanın en bereketli toprakları, yerli halkın karın doyuracağı ürünler için değil, Avrupa pazarlarının istediği mahsuller için kullanıldı. Kakao, pamuk, şeker kamışı ve tütün… Hepsi Afrika’nın gıda üretim kapasitesini paramparça etti.

Sonuç? Kendi toprağının “üreticisi” olan kıta, kendi halkını doyuramaz hale geldi.

Bugün iç göçler, iç savaşlar, silahlı çatışmalar, kuraklıklar ve ekonomik darboğazlar açlığın güncel nedenleri olarak sayılıyor olabilir. Ancak bu kırılganlığın zemini asırlar önce döşendi.

Köle Ticareti: Kıtanın Çalınan Nefesi

Afrika’nın bugünkü dramını anlamak için köle ticaretine değinmeden geçmek mümkün değil. Yüzyıllar boyunca milyonlarca Afrikalı zorla evlerinden koparıldı, zincire vurularak okyanus ötesine taşındı. Bazı araştırmalara göre 60 ile 184 milyon arasında insan bu korkunç sistemin kurbanı oldu.

Avrupa devletleri için bu ticaret devasa bir kâr kapısıydı. Paylar bile bunun açık göstergesi:

  • İngiltere: %41,3

  • Portekiz: %29,3

  • Fransa: %19,2

  • Hollanda: %5,7

  • İspanya: %3,2

  • Danimarka: %1,2

Her bir rakam, sadece ekonomik bir veri değil; bir insanlık suçunun soğuk aritmetiği.

Afrika’nın genç nüfusu, üretici gücü, kültürel hafızası ve geleceği adeta çalındı. Bu durumun kıtayı ekonomik olarak zayıflatması şaşırtıcı değil; tam tersine bugünkü yoksulluğun temel taşlarından biri de bu büyük kopuştur.

Bugünün Krizi Dün Yazıldı

Afrika’nın açlık ve yoksullukla mücadele ettiği günümüzde sık sık “neden kalkınamıyor?” sorusu sorulur. Oysa bu sorunun gerçek cevabı için tarihin derinliklerine bakmak gerekiyor.

Kıtayı yüzlerce yıl boyunca ekonomik olarak sömürenler, sınırlarını yeniden çizenler, tarımını kendilerine bağımlı hale getirenler, halkını köleleştirenler… Bugünün açlık krizinin ilk mimarları aslında onlardı.

Afrika bugün kendi kaderini yeniden yazmaya çalışıyor. Ancak geçmişin ağır faturası hâlâ önünde duruyor. Açlık krizinin anlaşılması, sadece bugünkü sorunları değil; asırlardır süren bir adaletsizliği kabul etmeyi gerektiriyor.