Hiroşima ve Nagazaki İnsanlığın Yüreğinde Asla Dinmeyen Acı
İkinci Dünya Savaşı’nın karanlık günlerinde, insanlık tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir karar alındı. Manhattan Projesi’ni yöneten askeri yetkililer, Hiroşima’yı “ideal hedef” olarak seçtiklerinde, aslında milyonların kaderi geri dönülmez şekilde değişmişti. Geniş caddeleri, günlük hayatın sıradan telaşı ve içinde binlerce sır barındıran o şehir, birkaç saniye sonra karanlık bir tarihin simgesi olacaktı.

6 Ağustos 1945: Bir Şehir Bir Anda Sessizliğe Gömüldü
Sabah saatlerinde gökyüzünü bölen bir uçağın sesi… Ve ardından 1.900 metre yukarıda patlayan, tarihe “Küçük Çocuk” olarak geçen atom bombası.
Bir anda, beş kilometrekarelik alanı yutan dev bir ateş topu…
Bir anda, binlerce insanın hayatını söndüren kavurucu bir ışık…
Bir anda, yüzyıllar boyunca anlatılacak bir acının başlangıcı…
Hiroşima, sadece fiziksel olarak yıkılmadı. Bir şehrin hafızası, insanlığın vicdanı da aynı anda paramparça oldu.
Nagasaki: Üç Gün Sonra Tekrarlanan Kâbus
Aslında ikinci hedef Kokura’ydı. Ama bulutlar Kokura’yı korudu; kader, Nagazaki’yi seçti.
9 Ağustos 1945’te “Şişman Adam” adlı ikinci bomba şehrin üzerine bırakıldığında, insanlar henüz ilk acının ne olduğunu bile anlamıştı. Üç kilometrekareyi aşan bir alan yok oldu. Evler, aileler, hayaller saniyeler içinde kül oldu.
100 Binden Fazla Can… Ve Bitmeyen Bir Sessizlik
Hiroşima ve Nagazaki’de 100.000’den fazla insan hayatını kaybetti.
Ama sayıların söylemediği bir şey vardı:
Bir annenin evladını son kez arayışının sessizliği…
Bir çocuğun ellerinden kayıp giden geleceği…
Bir şehrin sokaklarında yankılanan çığlıkların, yıllar sonra bile duyulabilecek kadar ağır izi…
Hayatta kalanlar için acı bitmedi. Radyasyonun taşıdığı hastalıklarla, dışlanmışlıklarla, görünmez yaralarla ömür boyu mücadele ettiler. O travma, sadece bedenlerine değil, ruhlarına da kazındı.
Savaş Bitti, Ama İnsanlığın Yarası Hep Açık Kaldı
Japonya, 14 Ağustos 1945’te teslim oldu. Savaş sona erdi, ama Hiroşima ve Nagazaki’nin üzerindeki o karanlık bulut hiç dağılmadı. O gün yaşananlar, insanlığın hafızasında silinmez bir iz bıraktı.
Bugün hâlâ o iki şehir, barışın değerinin ne kadar büyük olduğunu, savaşın ise geride sadece gözyaşı ve küller bıraktığını hatırlatmaya devam ediyor.
Hiroşima ve Nagazaki’nin hikâyesi, sadece bir tarih değil; insanlığın altına imza attığı en büyük sınav. Ve her yıl, her an, bize tek bir gerçeği fısıldıyor:
Bir daha asla.
Elveda Hiroshima/Mehmet Karadağ

